Benim tüm gayem, bütün gayretim; kendimi olabildiğince samimi bir şekilde ortaya koymak. Çünkü hayatın aynı yerlerinde tökezlediğimizde, “yalnız değilim” duygusuna en çok o anlarda ihtiyacımız oluyor. Tam da bu ilhamla doğdu: Bilinçli Geyik podcast’i. Üşengeçliğim sağ olsun, şimdilik yeni bölüm gelmiyor ama... kim bilir, bir gün yine geyikleriz.
Instagram, YouTube ve TikTok’ta kısa farkındalık videoları paylaşıyorum. Cosmopolitan dergisine yazılar yazıyorum. Bazen konuşmalarda sahneye çıkıyor, bazen programlara konuk oluyorum. Etkinlikler düzenliyorum. Yazıyorum da konuşuyorum da. Yöntem değişse de derdim hep aynı: kusurlarımla, kırılgan yanlarımla, korkularımla — olduğum kadarımla kendimi paylaşmak. Çünkü ancak utandığımız taraflarımızı paylaştığımızda ve inşallah kendimizi ti'ye alabildiğimizde, gerçekten hafifliyoruz.
Önceki Yaso’ya gelirsek…
Eskiden millî yüzücüydüm. Bütün öğrenim hayatım boyunca derslerim berbattı. Bunu günde çift antrenmanlı hayatıma bağladım, ama dürüst olmak gerekirse... okumayı sevmedim. Sonra yüzme bursuyla Amerika’ya, Savannah College of Art and Design’a gittim. Güzel Sanatlar ve Fotoğrafçılık okudum. “Yapanar” soyadımdan beklendiği gibi ultra sanatkar biri olduğum için değil — başka bölümleri kazanamayacak kadar düşük notlar aldığım için. Mezun olduğum gibi, koşar adımlarla memleketime döndüm.
İstanbul’a döndüğümde, dört yıl boyunca Bernaylafem İletişim ve Marka Danışmanlığı’nda çalıştım. Orası benim için gerçek bir okuldu. Sonra freelance marka danışmanlığı yaptım; Dünya Dalış Rekortmeni Şahika Ercümen ve Emirgan Group’la çalıştım. Ardından kendimi Kolektif House’un kuruluş kadrosunda buldum. Kurucu ekibindeydim; marka, kültür ve pazarlama ekiplerini yönettim. Tasarım, üyelik ve İK’ya da bulaştım. Bir süre sonra esas mesleğim olan marka danışmanlığına ara verdim.
Ve her şey... bir aşk acısıyla başladı.
Kolektif’ten ayrıldığım süreçte yaşadığım kayıplar, hayatımın en hayırlı dönüşümüne vesile oldu. Yoga, meditasyon, farkındalık eğitimleri derken; saykodeliklerden ayoaskalara, kambolardan reikilere nice yollar yürüdüm. Nihayet yolum Tasavvuf’la kesişti. Allah’ıma kavuştum.
Şimdilik hayatımı, zamanında Kolektif’ten exit ettiğim parayla sürdürüyorum. İlkbahar ve sonbaharları Akyaka’da geçiriyorum. Yazları Karadeniz ve yaylalar (çünkü yazlar gerçekten kapatılsın!), kışlarıysa İstanbul ve Güney arasında mekik dokuyorum.
Doğayı, sporlarını, kampı, sabah rutinlerimi, üretmeyi, yogayı, köpeğim Soya’yı, neşeyi, ailemi, kız kardeşlerimi..
Ve hepsinden öte, insan olmanın inişli çıkışlı hâllerini
pek bi seviyorum.
He, bi de tabii sizi.
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.